Episodes
Monday Jul 24, 2023
(Resul Temur) Alternatif medya ve Kürt basınına yönelik yargı tacizi
Monday Jul 24, 2023
Monday Jul 24, 2023
Sunucu: Cansu Çamlıbel | Konuk: Resul Temur
Özgür Sohbetler’in 38. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, basın özgürlüğü alanında çalışan Avukat Resul Temur ile alternatif medya platformlarının dönüşümünü ve Kürt basınına yönelik yargı tacizini konuştu.
2016 yılından itibaren Kürt basınının da içinde bulunduğu muhalif medya oluşumlarının sosyal medya ve YouTube gibi alternatif medya kanallarını kullanmak zorunda bırakıldığını ifade eden Temur, Kürt medyasının da bu durum karşısında prodüksiyon şirketleri üzerinden gazetecilik faaliyetlerini yürütmeye çalıştığını aktararak “Gazeteciler, yarattıkları içerikler sebebiyle değil, alternatif medya kanalları yaratmaları sebebiyle yargı tacizinin hedefi oluyor” ifadelerini kullandı.
Gazetecilere yönelik bu yargı tacizinde yargının, hukuki denetim mekanizmasına tâbi olmayan "açık tanık" ve "gizli tanık" kullanımına sık sık başvurduğunun da altını çizen Temur, tanıkların bu koşullar altında davalara müdahil olmasının yargı bağımsızlığının önüne geçtiğini ifade etti.
Temur’a göre iktidarın Kürt basınına yönelik yargı tacizi, son yıllarda şekil ve dozaj değişikliğine uğradı ancak hiçbir dönem duraksamadı. Kürt gazetecilere yönelik tutumun özellikle son 10 yıl içerisinde değiştiğini, tekil gözaltı ve tutuklamaların yerini toplu gözaltı ve tutuklamalara bıraktığını ifade eden Temur, “Kürt gazetecilere yönelik bir operasyon ya da soruşturma başlatıldığında, gazeteciler dosya dışı tanıklık ve belgelerle birlikte fiillerinden ziyade Kürt basını çatısı altında çalışıyor olmaları sebebiyle yargılanıyor ve cezalandırılmak isteniyorlar” diye konuştu.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Alternatif medya platformlarının oluşumu ve gazetecilik faaliyetlerinin devamlılığı
- Medya kurumlarına ve prodüksiyon şirketlerine yapılan operasyonlar
- Bir yargı tacizi yöntemi olarak davalarda açık ve gizli tanık kullanımı
- Kürt gazetecilere yönelik “terör örgütü üyeliği" suçlamaları
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin (AB) maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Friday Jun 23, 2023
(Yıldız Tar) İktidar ve LGBTİ+ hareketine yönelik baskı politikaları
Friday Jun 23, 2023
Friday Jun 23, 2023
Sunucu: Cansu Çamlıbel | Konuk: Yıldız Tar
Özgür Sohbetler’in 37. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı ve KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar ile Türkiye’de LGBTİ+ hareketinin dününü, bugününü ve geleceğini konuştu.
Tar’a göre Türkiye’de LGBTİ+ hareketine bakış, iki farklı dönemi kapsıyor. İlk dönem, 2010’lu yıllara kadar süren “görmezden gelme”, ikincisi ise LGBTi+ toplumunun 2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarına aktif katılımı sonrasında başlayan “savaş ilan etme” dönemi.
Bu doğrultuda özellikle 2015 yılından bu yana LGBTİ+ dernekleri ve sivil toplum üzerindeki baskının iktidar tarafından kademeli olarak artırıldığına dikkat çeken Tar, geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonrasında iktidarın LGBTİ+ hareketine yönelik baskıyı daha da artıracağına ve gündemdeki bazı yasal değişiklikleri kullanarak LGBTİ+ karşıtı politikaları kalıcı hale getirmeye çalışacağını düşündüğünü aktardı.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara gelişinin öncesinde ve ilk yıllarında LGBTİ+ konusundaki tutum ve söylemler
- İktidar bloğunun LGBTİ+ hareketine dönük siyasi propagandası
- İktidarın yeni dönemde “aile” kavramı ve yasama gücüyle LGBTİ+ toplumu üzerindeki baskıyı artırma düşüncesi
- Türkiye’de 2023 Onur Ayı ve Onur Haftası kutlamaları
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin (AB) maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Friday May 19, 2023
(İlhan Taşçı) RTÜK’ün iktidarın propaganda aygıtına dönüşmesi üzerine
Friday May 19, 2023
Friday May 19, 2023
Özgür Sohbetler’in 36. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı İlhan Taşçı ile Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerine giren siyasi partilerin nasıl bir medya düzeni içinde kampanya yapmak durumunda bırakıldıklarını analiz etti.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) CHP’li üyesi Taşçı, bugünkü medya kontrolü açısından iktidarın kullanışlı bir aygıtı haline gelmiş olan RTÜK’ün asıl kuruluş amacının Avrupa Birliğine entegre olacak Türkiye’yi yayıncılık dünyasına hazırlamak olduğunu hatırlattı. RTÜK’ün basın özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması gibi yasal misyonlar yüklenmiş bir üst kurul olduğunu söyleyen Taşçı, mevcut üye yapısı devam ettiği sürece RTÜK’ün özerkliğinden söz edilebilmesinin mümkün olmadığını vurguladı.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
• Türkiye’de medya sansürünün yapısallığı
• 14 Mayıs seçimleri bağlamında RTÜK’ün taraflılığı
• RTÜK’ün medya ortamını özgürleştirme görevini yitirmesinin altında yatan nedenler
• Türkiye’de kamu yayıncılığının yeniden inşası için atılması gereken adımlar
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Tuesday Apr 04, 2023
(Serdar Özsoy) Deprem bölgesinde serbest gazeteci olmak
Tuesday Apr 04, 2023
Tuesday Apr 04, 2023
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Serdar Özsoy
Özgür Sohbetler’in 35. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı Serdar Özsoy ile 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde sahada serbest gazeteci olmanın zorluklarını ve avantajlarını konuştu. Özsoy ayrıca serbest foto muhabirliğinin mesleki sürdürülebilirliği açısından dayanışmanın öneminin yanı sıra siyasi kutuplaşma ve sansürün gazetecilik için yarattığı sorunlara da değindi.
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Tuesday Feb 21, 2023
Tuesday Feb 21, 2023
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Nazlan Ertan
Özgür Sohbetler’in 34. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı Nazlan Ertan ile Twitter’da eleştirel bir paylaşımı “retweet” ettiği için beş yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı süreci konuştu.
17 Haziran 2021’de HDP İzmir İl Binasında bir saldırgan tarafından öldürülen Deniz Poyraz’ın babasına açılan davayı eleştiren bir paylaşımı “retweet” ettiği için kendisine açılan davanın “absürtlüğüne” dikkat çeken Ertan, dava savcısını hedef gösterdiği iddiasıyla karşılaşırken bahsi geçen savcının adını ilk defa iddianamede gördüğünü belirtti ve bu tweetin nasıl böyle bir suçlamaya konu olabildiğini anlamakta çok zorlandığını ifade etti.
Davası beraatla sonuçlan Ertan, son olarak bu ve bunun gibi süreçlerde mesleki dayanışmanın öneminden bahsetti: “Gazetecilik mesleği iyi insanların dayanışmasıyla ayakta duruyor.”
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Yaptığı retweet nedeniyle gazeteci Nazlan Ertan hakkında açılan “hakaret” ve “hedef gösterme” davası
- Türkiye’de basın özgürlüğüne yasal taciz ve kopyala-yapıştır iddianameler
- Gazetecilere uygulanan baskı karşısında mesleki dayanışmanın önemi
- Türkiye'de kadın gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Friday Dec 30, 2022
Friday Dec 30, 2022
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Nedim Türfent
Özgür Sohbetler'in 33. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı Nedim Türfent ile Türkiye’nin içinde bulunduğu baskı döneminde iktidarın özellikle Kürt gazetecilerine karşı hak ihlallerini konuştu.
2016’da KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) gazeteciliğe başlayan Nedim Türfent, 2015'te Van'da özel harekât polislerinin Kürt ve Türk işçilerden oluşan bir gruba kötü muamelesini haberleştirdiği nedeniyle 8 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Kasım 2022'de tahliye olan Türfent, özgürlüğüne kavuşmasının ardından IPI Özgür Sohbetler'de yaptığı haberin detaylarını ve yargılama sürecindeki hukuksuzlukları anlattı.
Türkiye’de basın mensuplarının ve özellikle Kürt gazetecilerin maruz kaldığı sistematik baskılara karşı dayanışmanın gücünden bahseden Türfent, “Etnik kimliği veya çalıştığı kurum ne olursa olsun bir gazeteci baskıya uğradığı zaman onunla yan yana durabilmeyi öğrenmeliyiz,” dedi.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Nedim Türfent’in yaptığı haber ve hakkında yargılama sürecinin detayları
- 90’lı yıllardan beri Kürt gazetecilere yönelik süren baskılar
- “Terör örgütü üyeliği” suçlamasının gazeteciliği bastırmak için kullanılması
- Hak odaklı haberciliğin taşıdığı kritik önem
- Basın özgürlüğü ihlallerine karşı yürütülen mücadelede kapsamlı dayanışmanın rolü
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Thursday Dec 22, 2022
(Timur Soykan) Hiranur Vakfı çocuk istismarı dosyası ve haberi karartma çabaları
Thursday Dec 22, 2022
Thursday Dec 22, 2022
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Timur Soykan
Özgür Sohbetler’in 32. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, BirGün gazetesi yazarı ve araştırmacı gazeteci Timur Soykan’la 3 Aralık’ta BirGün’de yayımlanan ve toplumda büyük yankı uyandıran “Karanlık dünya bir çocuğu yuttu” başlıklı haberinin öyküsünü ve bu haberin Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesindeki yerini konuştu.
Gazeteci Murat Ağırel ile ortak hazırladığı haber dosyasının ardından hem iktidar yanlısı medya hem de sosyal medya üzerindeki trol gruplarının tutuklama kampanyaları tarafından hedef alınan Soykan, “Biz gazeteciler olarak örneğin, bazen çok önemli bir haber buluyoruz, ama medyanın %95’ini kontrol ediyor iktidar ve o gündemi karartabiliyorlar. Yani, medyada gündem oluşturmaktan ziyade bir karatma misyonu uyguluyorlar,” dedi.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- Türkiye’de dini tarikatlarda yaşanan çocuk istismarları ve bağlamı
- Araştırmacı gazeteciliğin kamuoyu oluşturma üzerindeki etkisi
- Trol kampanyaları ile gazetecilerin hedef alınması
- İktidar medyasında yaygın olan itibarsızlaştırma kampanyaları ve “operasyonel gazetecilik”
- Türkiye’de farklı nesil gazetecilerin verdiği basın özgürlüğü mücadelesi
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Friday Nov 25, 2022
(with Nacho Sánchez Amor) Turkey’s ‘disinformation’ law and access process
Friday Nov 25, 2022
Friday Nov 25, 2022
Host: Cansu Çamlıbel | Guest: MEP Nacho Sánchez Amor
In this thirty-first episode, host Cansu Çamlıbel invites Nacho Sánchez Amor, the European Parliament's rapporteur on Turkey, to discuss Turkey’s newly adopted “disinformation” law and its potential ramifications as well as the systemic impediments to Turkey’s becoming a mature democracy and the European Union’s role in assessing the progress of Turkey in the European Union accession process.
Çamlıbel highlighted the law’s lack of definition of “deceptive information” as a key problem. As the task of defining “disinformation” in each case falls upon an individual judge, given the lack of judicial independence in Turkey, the government’s arbitrary power to criminalize critical speech is likely to increase. In response, Amor stated that “the problem is the whole complete environment that has been designed to prosecute criticism”, with the “disinformation” law being “another turn of the screw of the authoritarian trend in Turkey”.
Topics covered in this podcast include:
- The systematic efforts of the Turkish government to silence criticism in the country
- The “disinformation” law adopted by the Turkish parliament on October 13, 2022
- The Turkish government’s interference in the private communication of citizens
- The lack of independence of Turkey’s judiciary and its impediment of the country’s progress towards EU accession
- The EU’s role in assessing Turkey’s progress towards EU membership
This content was produced with the financial support of the European Union. Its contents are the sole responsibility of IPI and do not necessarily reflect the views of the European Union.
Monday Oct 24, 2022
Monday Oct 24, 2022
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Gürkan Özturan
Özgür Sohbetler’in 30. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) Koordinatörü Gürkan Özturan ile Türkiye’de yürürlüğe giren ve “sansür yasası” olarak da adlandırılan “dezenformasyon yasası” ve basın özgürlüğüne olası etkilerini konuştu.
Leipzig merkezli ECPMF’in ekipman ve hukuki destek dahil olmak üzere hedef altında olan gazetecilere çeşitli destekler sağlayan MFRR projesi kapsamını açıklayan Özturan, 12-14 Ekim tarihlerinde Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğünde toplam dokuz uluslararası basın ve ifade özgürlüğü grubundan oluşan bir temsilci heyet ile Türkiye’ye basın özgürlüğü misyonunu ve görüşülen yetkililerle konuşulanları anlattı.
Avrupa’da var olan çeşitli yasalara referans verilerek gerekçelendirilmeye çalışılan dezenformasyon yasasının söylenenle örtüşmediğinin ve temel farkların olduğunu söyleyen Özturan: “Örneğin, Avrupa’daki Dijital Hizmetler Kanunu (Digital Services Act) yapılan bir referans var fakat bu yasayla alakası yok. Oradaki bahsi geçen madde, bir basın kuruluşunun yapmış olduğu haber eğer sosyal medya mecrası tarafından engellenirse, buna ne kadar hızlı bir biçimde Avrupa Mahkemelerinin müdahale edip basın özgürlüğünü temin edebileceğine yönelik bir madde” dedi ve ekledi: “Türkiye’deki maddelere bakıldığında ise sıradan yurttaş veya gazetecilerin yapmış oldukları yayın iktidarın hoşuna gitmezse bunun doğrulanmamış bir bilgi, yani “yalan” olarak itham edilebileceği ve bunun da suç teşkil edebileceği üzerine.”
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- IPI öncülüğünde düzenlenen uluslararası basın özgürlüğü misyonu ve programı
- Misyonda görüşülen yetkililerle konuşulanlar
- “Sansür yasası” olarak adlandırılan dezenformasyon yasasına yönelik çekinceler
- Avrupa’da referans gösterilen yasalarla farklar
- Dezenformasyon yasasının etkileri: Sansür ve Otosansür
- Torba yasada gözden kaçan diğer sakıncalı maddeler
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Tuesday Sep 13, 2022
(Bülent Mumay) RTÜK’ün medyaya yeni baskı girişimi: DW Türkçe’nin yayın yasağı
Tuesday Sep 13, 2022
Tuesday Sep 13, 2022
Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Bülent Mumay
Özgür Sohbetler’in 29. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, Deutsche Welle (DW) Türkçe İstanbul Koordinatörü ve gazeteci Bülent Mumay ile DW’ye yakın zamanda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından uygulanan yayın yasağının bağlamını, “dezenformasyon” ile mücadele üzerine meclise sunulan yasa tasarısının etkilerini ve baskıcı bir ortamda uluslararası yayın kuruluşlarının rolünü konuştu.
“Özellikle Gezi’den sonra, Türkiye’de Türkçe gazetecilik yapan yabancı kuruluşlara ilgi arttı. Bunun çok net bir sebebi var. Siz içeride haberleri yapılamaz hale getirirseniz, insanların bu içeriklerle buluşacağı yerler elbette ortaya çıkar ve izleyici kitle o içerikle mutlaka buluşur. BBC ve DW gibi alternatifleri yaratan iktidarın kendisi. İnsanların gerçeklikle buluşmasına izin vermezseniz doğal olarak insanlar alternatif mecralara yöneleceklerdir. Onlar bu mecralara yöneldikçe de iktidar bu yayın kuruluşlarına karşı lisans zorunluluğu ve yayın yasağı gibi baskıcı politikalar uyguluyor,” diyen Mumay, RTÜK’ün özerk bir düzenleyici kurum olması gerekirken siyasi kararlarla yönlendirilen bir sansür mekanizması olarak işlediğini söyledi.
Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
- RTÜK yetkilerinin keyfi kullanımı ve DW Türkçe’ye uygulanan yayın yasağı
- Baskılanan yerel medyaya alternatif uluslararası yayın kuruluşları
- Basın özgürlüğünün siyasi baskı altına alınmasında RTÜK’ün işlevi
- “Dezenformasyonla mücadele” yasa tasarısının medya ve toplum üzerindeki olası etkileri
- İnternet kullanıcılarını hedef alan “BTK-gate” veri toplama skandalının olası etkileri
Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.